Türkiye’de iş kazaları ve Samsun Bakır Fabrikası’nda meydana gelen iş kazasıyla ilgili değerlendirme

Dünyada her yıl 2.3 milyon insan iş kazası ve meslek hastalığından dolayı yaşamını yitirmektedir.

Türkiye’de her gün ortalama 172 iş kazası meydana gelmektedir.

Ülkemizde son on yıllık dönem dikkate alındığında yaklaşık 11 bin işçi iş kazalarında hayatını kaybetmiştir.

Her yıl yaklaşık 1.100 işçi yaşamını yitirmektedir.

Bu kazaların sonucunda her gün ortalama 3 işçi hayatını yitirmekte ve her gün en az 6 işçi iş göremez hale gelmektedir.

Son sekiz yıllık periyot ele alındığında ölümlü iş kazalarının ikiye katladığını görüyoruz.Buna göre 2003 yılında 860 işçi iş kazalarında hayatını kaybetmişken, bu sayı 2011 yılında ikiye katlanarak 1.563 olmuştur.

Bu sayılar sadece resmi kayıtlara geçenleri göstermektedir. Resmi kayıtlara girmeyen olgular bu rakamların kat kat fazlasıdır.

Yapılan son araştırmalar, taşeronlaşma ile ölümlü iş kazalarının birbiriyle doğru orantılı gittiğini göstermektedir. Buna en çarpıcı örnek Tuzla tersaneleridir. Ülkemizde ölümlü iş kazalarıyla sıklıkla gündeme gelen Tuzla Tersanelerinde üretimin yüzde 90’ı taşeronlar eliyle yapılmaktadır.

Yasalara göre işverenler asıl işlerinin dışındaki bazı işleri, alt işverene yani taşerona devredebilmektedir.

Bunun yanı sıra bazı işverenler, işgücü maliyetlerini düşürebilmek için danışıklı olarak asıl işi de bölerek taşeronlara vermektedir. Bu tür taşeronların önemli bir kısmı iş ekipmanı bulunmayan, düzenli ticari faaliyeti olmayan, işçi komisyonculuğu yapan kişiler bile olabilmektedir.

Asıl işverenden iş almak için fiyatları düşüren taşeron şirketler, kar etmenin yolunu işgücü maliyetlerini düşürmekte bulmaktadır.

Bu durum işçiler için, uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, kuralsızlık, güvencesizlik, sendikasızlık, kayıt dışılık demektir. Böyle bir çalışma ortamının sonucu ise aslında kolaylıkla önlenebilecek olan iş kazalarında yaşanan ölümlerdir.

İşçilerinin sağlık ve güvenliği devletin etkin bir şekilde belirlediği özel yasalar ile korunmalıdır.

Ancak ülkemizde yapılan yasal düzenlemelerde İş sağlığı ile ilgili yasal düzenlemelerin İnsan odaklı değil maliyet odaklı yapılması yaşanan kazaların artmasında etkili olmaktadır.

Gerek iş kanunundaki düzenlemeler, gerekse çıkarılan çeşitli yasalar aracılığıyla işgücü piyasası sınırsızca esnekleştirilmiştir.

Taşeronlaştırma aşırı boyutlara ulaşmıştır.

En önemlisi de iş denetimi ortadan kaldırılmıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü sanayileşmiş ülkelerde her on bin işçi başına bir iş sağlığı güvenliği müfettişi düşmesi gerektiğini öngörmektedir.

Türkiye’de 2011 yılı verileriyle toplam 463 iş müfettişi işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında görev yapmaktadır.

Buna göre ülkemizde yaklaşık 40 bin ücretli başına bir iş müfettişi düşmektedir.

Oysa ücretli başına düşen iş müfettişi sayısı Almanya’da 10 bin, İspanya’da ise 12 bindir.

Ülkemiz on yıllık AKP Hükümeti döneminde gerçekleşen iş kazaları ile Avrupa’da birinci, Dünyada ise üçüncü sırada yer almaktadır.

Bu veriler bağlamında Samsun Bakır Fabrikası’nda meydana gelen kazanın meydana gelişinde özelleştirmelerin ardından yaşanan yaygın taşeronlaştırma ve denetimsizlikler etkili olduğunu söylemek gayet tabiî ki mümkündür.

Eski çalışanlarının basına yansıyan şekliyle “iş güvenliğiyle ilgili ihmallerin olduğunu belirtmesi ve taşeron firmaların çalışanlara köpek kadar değer vermediğini , çok küçük masraftan bile kaçıp çalışanların iş güvenliğiyle ilgili önlemleri almadığını ve son sekiz yılda 14 arkadaşlarını iş kazası sonucu kaybettiklerini” ifade ediyor olmaları aslında her şeyi açıkça ortaya koymaktadır.

Bunun dışında Samsun Bakır Fabrikası’ndaki yaşanan son kaza iş kazalarında Avrupa ve Dünya’daki durumumuz göz önüne alındığında zaten geliyorum demiştir.

Ancak AKP hükümeti ne yazık ki bunu görememiştir.

Yaşanan olayın ardından Sayın Bakanın olay yerine gelip inceleme yapması, “adli tahkikatın en kısa sürede yapılacağını” söylemesi ve “hukuk devletine” vurgu yapması sorumluluğu ve görevi gereğidir.

Ancak en son Terme ilçesinde dört bine yakın yurttaşımızın maruz kaldığı ishal salgınının nedeni ve bunun sorumluları aylar geçmesine rağmen hala açıklanmamıştır.

Bu da kamuoyunda böylesi olayların zaman geçirilerek soğutulduğu düşüncesi uyandırmakta ve kamu vicdanını rahatsız etmektedir.

İş kazalarında önemli olan meydana gelmeden kazaların önüne geçilmesidir.

Bu da son dönemlerde daha fazla konuşulur hale gelen “risk değerlendirmesi” ve olası riskleri yok etmeye ya da azaltmaya yönelik çalışmaların yapılması ve işyerlerinde düzenli denetlemeler yapılmasıyla mümkündür.

Gelişmiş ülkelerde alınan etkin önlemler sonucu ölümlü iş kazası sayısı her geçen yıl biraz daha azalmıştır. Örneğin 2010 yılında nüfusu 83 milyon olan Almanya’da ölümlü iş kazası sayısı 519 ve nüfusu 64 milyon olan İngiltere’de 489’dur. 17 milyon kişinin yaşadığı Hollanda’da ise 106 dolayındadır.

Bugün “ apartmanlarda iş güvenlik uzamanı, işyeri hekimi bulundurulması zorunlu olacak…” denilerek sulandırılan ve 2013 yılında yürürlüğe girecek olan iş kanununun tartışıldığı şekliyle bir takım şirketlere pazar yaratma dışında işçi sağlığı bakımından umut vermediği de açıktır.

Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ailelerine baş sağlığı, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Bundan sonra böyle kazalar yaşanmasın…

 

23.11.2012

Dr. Murat Erkan

Halk Sağlığı Uzmanı

Atakum Kent Konseyi Başkanı

 

  
2010 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Saat
Hava Durumu
Takvim